Modi’nin Yeni Döneminde Pakistan-Hindistan Diplomasisinin Geleceği

Narendra Modi ve kabine bakanları bir kez daha zafer kazanarak Hindistan Hükümeti’nin başına geçtiğinde, Pakistan ile verimli ilişkilerin başlaması için zemin hazırlanmış oldu. Yeniden seçilen Başbakan, 1 Haziran 2024’te sona eren bir seçimden sonra üçüncü dönemini garantiledi. Bu sefer, Modi’nin BJP liderliğindeki Ulusal Demokratik İttifakı, çoğunluk oluşturmak için 14 farklı partinin desteğini almak zorunda kaldı. Ancak, Modi’nin üçüncü döneminde Hindistan-Pakistan ilişkilerinin nasıl şekilleneceğini öngörmek ve değerlendirmek büyük önem taşıyor.

Dünyanın en büyük ekonomilerinden biri olan Hindistan, bölgedeki ve küresel ölçekte ekonomik gücünü daha da artırmak amacıyla özellikle komşularıyla iyi diplomatik ve ekonomik ilişkiler kurmayı hedeflemektedir. Ancak, Hindistan, Pakistan ile ilişkiler kurarken güvensizlik ve çeşitli çatışmalar nedeniyle temkinli davranmaktadır. Bununla birlikte, Modi’nin bu yılın Mart ayında Pakistan’ın 24. Başbakanı olan Shehbaz Sharif’i hızlı bir şekilde tebrik etmesine rağmen, Sharif’in Modi’yi Hindistan Başbakanı olarak üçüncü kez seçilmesi dolayısıyla tebrik etmesi iki gün gecikmeli olmuştur. Bu durum, eleştirmenlerin dikkatini çekmiş ve iki nükleer güç arasında barışçıl bir diplomatik ilişki olasılığını sorgulatmıştır.

1947’de kurulan Pakistan ve Hindistan, o tarihten bu yana ilişkilerini düzeltemedi. Sınırın her iki tarafındaki uzmanların da, Hindistan-Pakistan ilişkilerine dair derin bir şüphe içinde olduğu izlenimi görülüyor. Ancak, Hindistan ve Pakistan arasındaki ilişkilerin alt kıtada barış ve refahı artırmadaki önemi konusunda herkes hemfikir. İki Asya komşusu arasındaki diplomatik ve ticari ilişkiler her zaman karmaşık ve belirsizdi ve şimdi de Hindistan’da ‘yeni’ lider Modi’nin yeniden seçilmesi ile birlikte, bu iki ülkenin ekonomik ve siyasi istikrarını sağlamak adına daha parlak günler görmek mümkün olacak mı?

Bu yazıda, en son liderler (Modi ve Şerif) geçmişteki hoş olmayan olayları unutup birlik yolunda adım atıp atamayacaklarına dair ayrıntılı bir inceleme yapacağız. Milyon dolarlık soru şu: Pakistan ve Hindistan, uyum, uzlaşma ve verimli ilişkiler oluşturma adına yeni bir sayfa açabilecek mi? Bu soruyu yanıtlayabilmek için, iki ülke arasındaki ilişkileri geliştirmek amacıyla geçmişteki gelişmeleri anlamak gerekiyor.

Bu yazıda, en son liderler (Modi ve Şerif) geçmişteki hoş olmayan olayları unutup birlik yolunda adım atıp atamayacaklarının ayrıntılarına ineceğiz. Milyon dolarlık soru şu: Pakistan ve Hindistan, uyum, uzlaşma ve verimli ilişkiler kurmak adına yeni bir sayfa açabilecek mi? Bu soruya cevap verebilmek için, iki ülke arasındaki ilişkileri iyileştirme yolunda atılan tarihsel gelişmeleri anlamak gerekiyor.

İlişkilerin Yeniden Canlanmasına Dair Bazı Tarihi Örnekler

Son on yıllarda, bireyler ve kuruluşlar Pakistan-Hindistan diplomatik ve ticari ilişkilerini iyileştirmeye çalıştı. İşte bazı saygıdeğer girişimler:

  • Zulfiqar Ali Butto’nun 1972 tarihli “Simla Anlaşması”
  • Rajiv Gandhi’nin 1988 yılında Benazir Butto ile barış önerileri
  • Manmohan Singh tarafından başlatılan Delhi-Lahor Otobüs Servisi
  • İmran Han ve Narendra Modi arasındaki gerilimleri azaltma ve uyumu artırma amaçlı barış diyalogları

Son on yıllardaki bu umut verici girişimlere rağmen, iki nükleer rakip arasındaki ilişkiler, bazı toprak anlaşmazlıkları ve siyasi nedenlerden dolayı hala normalleşemedi.

Çözülmemiş Gerilimler, Sorunlar ve Uyum Karşıtı Faktörler

  1. Keşmir Sorunu

İki komşu arasındaki en büyük engel tartışmasız Keşmir sorunudur. Bu çatışma, 1947’deki bağımsızlıktan bu yana birçok savaşa neden olmuştur. Şaşırtıcı bir şekilde, Yeni Delhi, İslamabad’ı Keşmirli isyancıları Pakistan ile birleşmek istemeleri konusunda desteklemekle suçlamaya devam ediyor. Merhum Başkan Pervez Müşerref de Keşmirli Müslümanların kendi kaderini tayin hakkını güçlü bir şekilde savunmuştu, ancak bu tartışma hiç bitmedi.

Bu yazıda, en son liderler (Modi ve Şerif) geçmişteki hoş olmayan olayları unutup birlik yolunda adım atıp atamayacaklarının ayrıntılarına ineceğiz. Milyon dolarlık soru şu: Pakistan ve Hindistan, uyum, uzlaşma ve verimli ilişkiler kurmak adına yeni bir sayfa açabilecek mi? Bu soruya cevap verebilmek için, iki ülke arasındaki ilişkileri iyileştirme yolunda atılan tarihsel gelişmeleri anlamak gerekiyor.

  1. Hindistan-Çin vs. Çin-Pakistan İlişkileri

Çin, Güney Asya’da ekonomik bir güç merkezi olarak hızla üstünlük kazandı. Son yıllarda, jeopolitik sorunlar, yoğun ekonomik büyüme hedefleri ve askeri çatışmalar nedeniyle Hindistan-Çin ilişkileri gerginleşti. Ayrıca, Himalayalar sınırındaki çatışma ve Çin’in Pakistan’a verdiği kapsamlı destek ve dostluk, Hindistan ile Çin arasındaki gerilimi artırdı.

Özellikle, Çin her zaman stratejik ekonomik kalkınma projelerini takip etmek için Pakistan’ı tercih etti. Pak-Çin ekonomik, kültürel ve diplomatik ilişkilerinin artması, Hindistan’ın Çin ile olan ilişkilerini karmaşık hale getirdi. Hindistan, Çin-Pakistan Ekonomik Koridoru (CPEC) gibi kendi altyapısına yatırım yapması için Çin’e ihtiyaç duyuyor. Bu nedenle, Çin-Pakistan dostluğu, Hintli politikacılar için bir endişe ve korku kaynağı olmuştur.

  1. Gerilimleri Artıran Diğer Faktörler
  • 2008 yılında militan grup Leşker-i Tayyibe tarafından gerçekleştirilen ve Hindistan’da 166 kişinin ölümüne neden olan Mumbai saldırıları gibi sınır ötesi terörizm olayları.
  • Her iki ülkenin kendine özgü stratejik ekonomik çıkarları.
  • Ulusal kimlikleri için savaşan binlerce masum Keşmirli’nin ölümü nedeniyle yaşanan hoşnutsuzluklar.
  • 1992’de Hindistan’ın Uttar Pradesh eyaletinde Babri Camii’nin yıkılması gibi kültürel ve dini gerilimler.

Peki, gelecek ne getirecek? İki ülke arasında yeni bir başlangıç beklemek gerçekçi mi?

Two men shaking hands in front of a landscape

Description automatically generated

Mevcut Durum ve Modi’nin Stratejisi

2024 yılında, iki geleneksel rakip arasındaki ilişkinin kalitesi büyük ölçüde çeşitli barış görüşmelerine ve diğer faktörlere bağlı. İronik bir şekilde, her iki ülkenin orduları da her zaman sınır hatlarında çatışmaya hazır. Ancak, yeni hükümetlerin geçmişten nasıl farklı davrandığını görmek önemlidir.

Üçüncü kez başbakanlık görevini yürüten Modi, Pakistan’a karşı agresif ve iddialı davranışlar sergileme konusunda bir üne sahip. Örneğin, dış politikada Modi’nin niyetleri 2015 yılında Lahor’da Navaz Şerif ile buluşup barış görüşmelerine devam ettiğinde açıkça belliydi. Ancak, 2019’da Pulwama olayıyla askeri çatışmalar tırmanarak diplomatik ilişkileri olumsuz etkiledi. Ayrıca, Şahbaz Şerif’in dış politikası, Hindistan Başbakanı’nın bu üçüncü döneminde Hindistan-Pakistan ilişkilerinin geleceğini belirlemede önemli bir rol oynayacak gibi görünüyor.

Uzmanlar Ne Düşünüyor?

Birkaç analist, eski diplomat ve uzman, iki ülke arasındaki diplomasiyi güçlendirmek için yenilenen bir liderlik stratejisinin olasılığı konusunda hala iyimser. Örneğin, dış politika analisti Radha Kumar, Pakistan ordusunun Hindistan hakkındaki düşüncesinin olumlu yönde değiştiğine inanıyor. Ayrıca, İslamabad’dan Muhammed Faisal gibi diğer analistler, Hindistan’ın dış politikasını değiştirmesi gerektiğini, böylece İslamabad’ın Hindistan ile etkileşime girmeden önce içsel uzlaşmayı sağlayabileceğini düşünüyor.

Hindistanlı bir politikacı olan Vivek Katju, Hindistan ile olumlu ilişkiler geliştirmek için Pakistan’ın ticareti benimsemesi gerektiğini savunuyor. Bu, her iki ülkenin ekonomik büyümesini artıracaktır. Katju ayrıca, Pakistan için, yeni hükümetle birlikte Hindistan ile ilişkilerini dönüştürmek için hassas bir zaman olduğunu, ancak bunun eski yaklaşımları bırakıp yeni bir zihniyetle hareket etmeyi gerektirdiğini düşünüyor.

Pakistan’ın eski bir dışişleri bakanı da, 2015 yılında Hindistan’ın Pakistan’ın dostane önerilerine olumlu yanıt vermediğini ve Hindistan’ın Pakistan’ın iyi niyetli yaklaşımlarına aynı şekilde karşılık vereceğinden hala şüphe duyduğunu belirtti. Bu durum, Pakistan’ı olumlu yönde güçlendirmek için diplomatik cesaret ve empati eksikliğini gösteriyor.

Kaan is a senior undergraduate in International Relations and Industrial Engineering at Koç University. In 2023, he participated in Stanford University's International Honors Program. He is proficient in English. His academic interests focus on genocide studies, UN peacekeeping operations, Eastern Europe, Nordic countries, and Southeastern and Middle Eastern countries. [ View all posts ]

Comments

Be the first to comment on this article

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Go to TOP