Ermenistan’ın Yalnızlığı

Geçtiğimiz aylarda Karabağ’daki Ermenilere gıda ve ilaç yardımı amacıyla Ermenistan’dan insani yardım konvoyu Laçin sınır kapısına gelmiş ancak Haziran ayında sınır kapısında Azerbaycan askerinin yaralanmasından dolayı tedbir amaçlı sınır kapısından giriş-çıkış durdurulmuştu. İnsani yardım konvoyunun Azerbaycanlı yetkililer tarafından Ağdam-Hankendi yolu ile gitmesi tavsiyesi kabul edilmesine rağmen Ermenistan tarafı Laçin sınır kapısında bekleyerek mağduriyet yaratmış ve Karabağ’daki ermeni vatandaşlara da yardım gecikmişti. Ermeni yetkililer dünya basınında Azerbaycan’ın Karabağ’daki Ermenileri umursamadığını, onları açlığa ve ölüme terk ettiğini iddia etti. Azerbaycan tarafı ise Ermenistan’ın Laçin koridorunda olası bir provakasyona zemin yaratacağını gerekçe göstererek sınır kapısından geçişe izin vermeyerek diğer yoldan gidilmesini önerdi. Daha sonra nihayetinde sorun çözülmüş, Rusya Kızıl Haç Komitesi ve ayrıca Azerbaycan’ın insani yardım konvoyları da Hankendi’ye gönderilmiş ve konu kapanmıştı. Bu olayların ardından geçtiğimiz hafta sınır bölgesinde yaşanan askeri gerilimle birlikte Azerbaycan Silahlı Kuvvetleri de yeni anti-terör operasyonları için hazırlığa girişti. Ermenistan tarafı dünya kamuoyunda mağduriyet yaratarak Azerbaycan’ın işgal girişiminde bulunduğunu iddia etmeye başladı. Bu aralıkta Vladimir Putin’in Karabağ ile ilgili soruya yanıt olarak “Ermenistan yetkilileri Karabağ’ı Azerbaycan toprağı olarak kabul etmiş. Burada sorun ne?” açıklaması da bölgedeki soruna net bir sonuç getirdi aslında. Peki Putin’e bu açıklamayı yaptırtan şey neydi?

Ermenistan’ın yüzünü Batı’ya çevirmesinin sonucu

Geçen hafta Erivan, 11-20 Eylül aralığında ermeni birliklerin “uluslararası barışı korumak” misyonlarına hazırlamak amacıyla ABD ile ortak tatbikatın yapılacağını duyurmuş ve Kremlin’den bir hayli tepki çekmişti. Ayrıca Ermenistan’ın Roma sözleşmesini imzalayarak, uluslararası ceza mahkemesinin tüzüğünü kabul ederek Putin’in tutuklanması yönünde karar çıkartması bardağı taşıran son damla oldu. Buna ek olarak uzun bir süredir Ermenistan’ın toprak bütünlüğünü korumaktan yana olan İran bölgede artık sessizliğe çekilmiş durumda. Bunun nedeni ise İran’ın dost gibi gördüğü Ermenistan’ın ABD’ye olan yakınlaşması ki, bu da İran’ın bölgedeki çıkarlarına ters düşmekte. Bu durum Azerbaycan-İran ilişkilerinde buzları eritmekte olup, son haftalarda her iki ülkenin askeri ve hukuki alanda işbirliği için yeni perspektiflerin müzakeresi ile gelecekte iki ülkenin bölgede güçlü ortaklığına zemin hazırlamaktadır. Buna ek olarak Türkiye Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’ın İran seferinden sonra yaptığı uyarı açıklamaları da şunu gösteriyor ki, İran Türkiye faktörünü göz ardı ederek bölgesel bir çatışmaya giremez. Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev ise bu süreçte Ermenistan’ın diplomatik hatalarını avantaj haline getirmiş, İsrail ile karşılıklı sefirliklerin açılması için görüşmeler gerçekleştirerek diplomatik ilişkileri üst seviyeye çıkarmaya çalışırken, Rusya ile ilişkilerini güçlendirmeyi ihmal etmemiş, aynı zamanda Avrupa’ya da sırtını çevirmeyerek denge diplomasisini başarılı bir şekilde uygulamıştır.

“Bu koşullarda, söz konusu tatbikatların yapılmasının bölgenin istikrara kavuşturulmasına ve karşılıklı güven ortamının güçlendirilmesine katkısı olmayacak”.

-Dmitry Peskov, Kremlin sözcüsü

Bundan sonra neler olacak?

Bölgedeki yenilikler ve diplomatik manevraların ardından Azerbaycan diğer ülkelerin de desteğini kullanarak Ermenistan’ı bölgede adeta yalnız bıraktı. Türkiye, İran ve Rusya gibi bölgesel aktörlerin Ermenistan’a karşı koyduğu tavır da Karabağ sorununun düğümlerini iyice çözdü. Ermenistan’ın bu andan itibaren alması gereken en doğru karar, Karabağ hedeflerinden kalıcı şekilde vazgeçmek, Azerbaycan’ın toprak bütünlüğünü tanımak ve saygı göstermektir. Ancak bu sayede Ermenistan bölgeye entegre olup, ekonomik kalkınmalar için bölgedeki ekonomik anlaşmaları iyi değerlendirebilir. Bu Ermenistan için olabilecek en mantıklı seçenektir. Ayrıca, ayrılıkçı Ermeni gruplar son haftalarda yapmış oldukları provokasyonlarla dünya basınına iç yüzlerini göstermiş, anti-hümanist ve hayvan hakları düşmanı tutumlarını sergilemiştir. Sahte Dağlık Karabağ rejimi ise kendi yapılarını tamamı ile feshetmeli ve sivil ermeni halkının Karabağ’da güvenli yaşaması için bölgeden çekilmeli ya da Azerbaycan adaletine teslim olmalıdır. Bu hem Ermeni, hem de Azerbaycan halklarının bölgede barış ve güven içinde yaşaması için mühimdir. Zira, bu provakasyonlar devam ettiği sürece her iki taraftan da kan akmaya devam edecek, sivil insanlar yurtlarından edilecek. Bölgenin barış ve istikrarını önemseyen Azerbaycan için ise bu durum asla kabul edilemez. Aksi durumda bile Azerbaycan her zaman olduğu gibi barışçıl tutumundan vazgeçmeyip, Karabağ ile ilgili en ufak detayından bile taviz vermeyecektir.

Tuncay Guliyev Koç Üniversitesinde Lisans çalışmalarını sürdürmektedir. Ana dili Azerice olan Tuncay, ileri seviyeside İngilizce ve Türkçe bilmektedir Tuncay'ın akademik ilgi alanları; Diplomasi, Azerbaycan dış politikası, Azerbaycan-İran ilişkileri, Kafkasya ve İran siyasi tarihi ve siyasi felsefe olarak öne çıkmaktadır. [ View all posts ]

Comments

Be the first to comment on this article

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Go to TOP