2022 Türkiye Ekonomisine İlişkin Bir Değerlendirme: Enflasyon Baş Aktör Mü?

Dünya Bankası ve TÜRKSAT’ın istatistikleri, Türkiye’nin gayri safi yurtiçi hasıla büyümesinin pandemiden sonra güçlü ve dirençli olduğunu gösterdi.

2022, dünyadaki tüm ekonomiler için belirleyici bir yıl oldu. Ekonomik toparlanma, özellikle yükselen ve gelişmekte olan ülkelerin çoğu için kolay olmadı. Türkiye ise pandeminin olumsuz ekonomik etkilerini de yaşadı. Ancak Dünya Bankası ve TÜRKSAT’ın istatistikleri, Türkiye’nin gayri safi yurtiçi hasıla büyümesinin pandemiden sonra güçlü ve dirençli olduğunu gösterdi. GSYİH’nın yüzde değişimi, 2020’ye kıyasla, 2021’de hatırı sayılır (%11,4) biçimde arttı. 2022’nin ilk çeyreğinde GSYİH’da olumlu bir değişim oldu fakat eğilim yavaştı. Bunun nedeni Rusya-Ukrayna Savaşı’nın, enerji krizi nedeniyle Türkiye ekonomisini yeniden vurmasıydı. Türkiye, sağlık krizi ve enerji krizi yerine enflasyonun geri dönüşünü yaşadı ve Türk Lirası, Dolar karşısında oldukça değer kaybetti. Aralık 2022’de tüketici fiyat endeksi, 2021 yılına göre yıllık %36,08 değişim gerçekleştirerek %64,27 olarak kaydedildi. Özellikle enflasyondaki bu artış karşısında ücretlerin değişmeden kalması nedeniyle TÜFE’deki oynaklığın Türk toplumunun savunmasız grupları üzerinde doğrudan bir etkisi oldu. Fiyat istikrarının merkez bankalarının misyonu olduğu göz önünde bulundurulursa bu ekonomik çalkantı karşısında Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası’nın aldığı tedbirler nelerdir? En yüksek enflasyon rekorları ve yüksek yaşam maliyetleri ışığında, cumhurbaşkanlığı seçimleri yaklaşırken Cumhurbaşkanı Erdoğan yeniden seçilecek mi?

2022’de Türkiye’nin ekonomik görünümü

Türkiye, pandemiden en hızlı iyileşen ve toparlanan ülkelerden biri. OECD’ye göre reel gayri safi yurtiçi hasıla (GSYİH) 2022’nin ilk yarısında %7,5 büyüdü. Reel GSYİH büyümesi, 2020’deki Covid-19 salgını ve daha yakın zamanda Ukrayna’daki savaştan kaynaklanan çok sayıda dış etkiye (şoka) rağmen, son iki yılda özellikle güçlü ve dirençli oldu. Küresel ekonomik aktivite; Avrupa’daki enerji krizi, Covid sıfır politikası ve ABD’deki ekonomik yavaşlama nedeniyle yine çoklu şoklarla karşı karşıya. Ancak, bu önemli ters rüzgarlara rağmen, Türkiye ekonomisinin kısa vadede dayanıklılığını koruması bekleniyor. Öte yandan Türkiye’de enflasyon yaklaşık 20 yıl aradan sonra geri dönüyor. Enflasyon 2022’de en yüksek seviyelerini kaydetti. İktisat teorisinde, enflasyonist gerilimleri vurgulayan pek çok neden vardır. Türkiye örneğinde, kur krizi Tüketici fiyatları endeksini besledi. Türk Lirası, Dolar karşısında oldukça değer kaybetti. 2021 yılında 1 Dolar 8 Liraya tekabül ederken günümüze kadarki süreçte 19 TL’yi gördü. Enflasyonist baskıların sadece içsel faktörlerden kaynaklanmamasının yanısıra uluslararası bağlam durumu daha da kötüleştirdi. Yüksek gıda ve enerji fiyatları, ülkedeki fiyat istikrarsızlığını büyük ölçüde açıklıyor.

Makroekonomik dalgalanmaya rağmen, 2022 yılına ülkede güçlü bir ekonomik büyüme damgasını vurdu. Bu büyümede ihracat ve dış talepteki artış etkili olurken ihracattaki toparlanma, aynı yıl ekonomik büyümenin artmasına neden oldu. İhracat eğilimindeki hızlanma cari açığı azalttı. Üretim tarafında ise ülke pandemiden sonra toparlanma yaşadı, turizm sektörü de canlandı. Bu sektör büyümedeki artışa katkı sağladı. Covid-19’un gelir eşitsizliklerini ve cinsiyet eşitsizliklerini artırdığından bahsetmiyorum bile. Hane halkı, özellikle kayıt dışı çalışanlar, pandemi sürecinde yetkililerin uyguladığı sosyal tedbirlerden yararlanamadıkları için işlerini ve gelirlerini kaybettiler. Sonuç olarak enflasyonun artmasıyla birlikte ülkede yoksulluk arttı.

Türkiye ekonomisinin ekonomik sorunlarının üstesinden gelmek için alınan temel önlemler işgücü piyasasının iyileştirilmesine odaklandı. Hanehalkının gelirlerini doğrudan etkileyen enflasyonist baskılarla bağlam istikrarsız olduğundan, Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan Aralık 2022’de asgari ücretleri Ocak ayından itibaren artıracağını duyurdu. Bu tür politikalar, toplumun savunmasız gruplarını desteklemek için ele alındı.

TCMB’den yanıt: Sıkı para politikası

Merkez bankalarının temel görevi, enflasyonu kontrol altına almak için para politikası yürütmektir. Ekonomik ve finansal krizler, merkez bankalarının enflasyonist gerilimleri aşma ve fiyat istikrarını sağlamadaki önemini göstermiştir. İki tür para politikasını birbirinden ayırıyoruz. Enflasyonu düşürmek için faiz oranlarını artırmayı içeren sıkı para politikası: faiz oranlarındaki bir artış, tüm ekonomideki para dolaşımını sınırlar ve bu da enflasyon oranını düşürür. Öte yandan, gevşek para politikası, bir durgunluk veya krizden sonra faiz oranlarını düşürerek ekonomiyi canlandırmak için kullanılır. Faiz oranlarının düşürülmesi, insanları borç para almaya ve daha fazla yatırım yapmaya teşvik eder, böylece ekonomik büyüme artar. Merkez bankaları, hükümetten ve siyasi karar vericilerden bağımsız olmaları ile de tanınırlar. Türkiye’de durum tersine döndü, Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası artık pek de bağımsız değil. Bu, esas olarak iki özellik ile gösterilebilir. TCMB başkanının faiz oranlarını belirleme işine cumhurbaşkanının müdahale etmesiyle ve merkez bankası başkanlarının görevden alınmasıyla… İktisat teorisi, fiyat istikrarsızlığı dönemlerinde sıkı para politikasının gerekli olduğu gerçeğini vurguladı. Ancak Cumhurbaşkanı Erdoğan faiz oranlarını %9’a indirmeye devam ediyor. Birçok araştırmacı, başkanı faiz oranlarının “düşmanı” olarak nitelendirdi. Başkanların öncelikleri ihracatı canlandırmak, üretimi artırmak ve istihdamı iyileştirmektir, enflasyon kendi kendini düzenler. Analistlerin çoğu, para politikasının muhtemelen 2023 seçimlerine kadar sabit kalacağını söylüyor. Bu seçimden sonra, ortodoks politikalara dönüş ve faiz artışları vaat eden muhalefetin heterodoks para politikasına izin verip vermemesine bağlı olacak.

Hiba Bouazza

UM6P

Pellentesque posuere ac libero a gravida. Pellentesque massa nisi, bibendum ut orci ut, tempus fringilla leo. Integer sed varius lectus. Maecenas vel justo congue, tempor nisi quis, tempus velit. Nunc at leo in tellus laoreet consequat. Aliquam tempus vel purus vel posuere. Aliquam porta, lacus ut fermentum consequat, sapien arcu fringilla mi, vitae pretium ex enim a tortor. Cras mattis arcu vel nisi faucibus porta.

Hiba Bouazza, Mohamed VI Politeknik Üniversitesinde yönetişim, sosyal ve ekonomik bilimler fakültesinde Yüksek Lisans yapmakta ve Ekonomik analiz ve kamu politikası konusunda uzmanlaşmaktadır. Daha önce aynı üniversiteden uygulamalı ekonomi alanında lisans derecesi ile mezun oldu. Lisans döneminde Koç Üniversitesine öğrenci değişimi programıyla gelmiştir. İlgi alanları arasında Uluslararası Politik Ekonomi, Kamu Politikası, Bölgesel Ekonomi ve Girişimcilik bulunmaktadır. Ana dili olarak Fransızca ve Arapça konuşan Hiba, ileri derecede İngilizce ve başlangıç seviyesinde Türkçe bilmektedir. [ View all posts ]

Comments

Be the first to comment on this article

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Go to TOP