Diplomasiyi Hızlandırmak: Körfez Ülkelerinin F1’i Yumuşak Güç Projeksiyonu Aracı Olarak Stratejik Kullanımı

Diplomasiyi Hızlandırmak: Körfez Ülkelerinin F1’i Yumuşak Güç Projeksiyonu Aracı Olarak Stratejik KullanımI Yumuşak gücün önemi içinde bulunduğumuz teknoloji ve bilgi çağında iletişim ağlarının çeşitlenmesiyle ve ulaşımın artmasıyla beraber önemini artırıyor. Körfez ülkeleri de bu gelişimin önemini ilk kavrayan devletler arasında. Formula 1, Türkiye’de son 3-4 senede Netflix belgeseli “Drive to Survive” ın da katkılarıyla popülaritesini […]

Diplomasiyi Hızlandırmak: Körfez Ülkelerinin F1’i Yumuşak Güç Projeksiyonu Aracı Olarak Stratejik KullanımI

Yumuşak gücün önemi içinde bulunduğumuz teknoloji ve bilgi çağında iletişim ağlarının çeşitlenmesiyle ve ulaşımın artmasıyla beraber önemini artırıyor. Körfez ülkeleri de bu gelişimin önemini ilk kavrayan devletler arasında.

Formula 1, Türkiye’de son 3-4 senede Netflix belgeseli “Drive to Survive” ın da katkılarıyla popülaritesini artırmış olmasına rağmen dünyada 70 yıldır en çok izlenen ve heyecanla takip edilen sporlar arasında. Geçtiğimiz 10 yılda ise popülaritesinde tüm dünyada büyük bir ivme kazanan F1’in başarısında körfez ülkelerindeki özel şirketlerin yaptığı devasa yatırımlar yadsınamaz. Bu aslında hem F1 yönetimi için, hem de körfez ülkeleri için bir kazan-kazan durumu oluşturuyor ve körfez, bu promosyonu diğer Avrupa ülkelerinin bir çoğundan çok daha iyi yapıyor. Bu makalede, F1 yarışı ağırlayan 4 Arap ülkesine; yani BAE, Bahreyn, Suudi Arabistan ve Katar’a odaklanıp F1’in dünyadaki izlenilirliğini artırmak için yaptıkları yatırımları ve bunu hangi amaçla yaptıklarını tartışacağız.

Ülkeler özelinde yapılan yatırımlar  

F1’e oldukça hızlı bir giriş yapan Bahreyn, Formula 1 takvimine ilk eklenen körfez ülkesi olması açısından önem taşıyor. O dönemde yarışın Bahreyn’de yapılması için Mısır, BAE, ve Lübnan’la rekabet ederken yarışı ona veren en önemli gerekçe yatırımları hızlı yapıp 16 ay içinde 150 milyon dolar değerindeki pisti F1 severlere sunmasıydı. Bahreyn’in yaptığı bu 150 milyon dolarlık yatırım çok kısa zamanda kendisine %100 olarak geri döndü ve pistin Bahreyn ekonomisine katkısı yarışlar haricinde 2.7 milyar dolara ulaştı. Yarış zamanında ise oteller %100 doluyor, Gulf Havayolları reklamını çok etkili yapıyor ve yapılan kültür etkinlikleri ile beraber Bahreyn tüm dünyaya tanıtılıyor. F1 takviminin Bahreyn ile başladığını da not edelim. Bir çoğunun haritada bile gösteremeyeceği ve yüzölçümü olarak oldukça küçük olan bir ülke için oldukça büyük bir başarı.

Bahreyn GP

Bahreyn’in yaptığı atılım, diğer körfez ülkeleri için bir emsal niteliği taşıyordu, çünkü tam da o dönemlerde körfezin ileri görüşlü liderleri petrolün zamanla biteceğini ve ekonomilerinin çeşitlenmesi gerektiğinin farkına vardılar ve F1 bağlamında Bahreyn’in attığı adımları takip etmeye başladılar. BAE’nin Emirates Havayolları, 2006 senesinde Mclaren-Mercedes F1 Takımı’nın sponsoru olarak F1’e giriş yaptı. BAE, F1 yatırımlarına daha sonra da devam etti ve 2009’da  Etihad Havayolları’nın da desteğiyle Abu Dabi GP açıldı. 14 senedir F1’in son yarışını ağırlamaya devam eden Abu Dabi 2030’a kadar da F1’i ağırlamaya devam edecek. F1’in mevcut Başkanının da Dubai’li olduğunu belirtmekte fayda var.

BAE GP

Suudi Arabistan ise MBS’nin öncülüğünde değişmeye ve gelişmeye devam ediyor. Veliaht Prens’in başlattığı 2030 vizyonu kapsamında ülke uluslararası itibarını artırıyor ve ekonomisini çeşitlendiriyor. Tarihi 2021 sezonunda takvime giren Suudi Arabistan yarışı bazı F1 pilotlarının favorileri arasında hızlıca yerini aldı, mesela Mercedes pilotu George Russell’ın. Suudi Arabistan’ın yatırımları diğer körfez ortaklarından çok daha hırslı olarak göze çarpıyor. Bunu da bölgede bir liderlik rolü üstelenme çabasının bir yansıması olarak görebiliriz. Suudilerin, F1’i 20 milyar dolar karşılığındasatın almaya çalıştığına dair söylentiler var, ve Suudilerin bunu yapabilecek paraları mevcut. Ancak ülke, batı tarafından insan hakları konusunda diğer kröfez ülkeleri gibi eleştiri oklarının hedefi olmasından ötürü bu süreç Suudiler için zorlayıcı olabilir.

Suudi Arabistan GP 

Körfezdeki F1 furyasına son olarak Katar katıldı. Ancak Katar’ın da takvime katılması birçoğunu rahatsız etmişe benziyor. Çünkü F1 yönetimine para karşılığında sporun güzelliğinden vazgeçildiğini ve takvimde çok fazla yarışın olduğuna dair eleştiriler var. Üstelik yeni körfez pistlerinin anlaşmaları uzun olduğundan dolayı batı dünyası bundan rahatsız. Bunlarla beraber, Katar Havayolları’nın F1 ile 2027’ye kadar bir sponsorluk anlaşması var ve Katar Havayolları bu sene yapılacak olan 3 yarışın isim sponsoru: Katar Havayolları Emilia Romagna Grand Prix (19-21 Mayıs), Katar Havayolları Macaristan Grand Prix (21-23 Temmuz), Katar Havayolları Katar Grand Prix (6-8 Ekim).

Katar GP

Körfez diplomasisi ve Formula 1

Batı, körfezin yükselişine ve adım adım Avrupa’ya rekabet etmesini kabullenemiyor ya da kabullenmek istemiyor. 2023 F1 takvimine bakıldığında 23 yarış var, ve bunun sadece 4 tanesi yukarıda belirtilen ülkelere ait. Bunun yanında sadece Amerika’da 3 tane yarış yapılacak (Las Vegas, Miami, Austin), ancak Amerika’da bir senede 3 yarışın yapılacak olması, Batı’yı rahatsız ediyor gibi görünmüyor.

Bunlarla beraber, Batı’nın bu kadar rahatsız olmasının sebebi, onların kültüründen, inançlarından ve değerlerinden olmayan bir bölgenin kendi kültürlerini bu kadar başarılı bir şekilde pazarlayarak her yıl binlerce Avrupalıya körfezi ve orta doğuyu tanıtmalarından kaynaklanıyor. Çünkü pazarlama konusunda Avrupa şirketleri körfez ülkeleri ile yarışamıyor ve bu da körfezin F1’deki etkisini artırmasına sebebiyet veriyor. Bunun da en iyi örneği yukarıda belirttiğim gibi Katar’ın Avrupa’da yapılacak olan iki yarışın sponsoru olması.

2021 Suudi Arabistan zaferinden sonra Hamilton 
Florent Gooden / DPPI

Bu ülkelerin hepsinin ortak özelliği, yeni orta doğunun, geçmişin güçlü Arap ülkeleri olan Suriye ve Irak üzerinden değil, kendilerinin üzerinden şekillenmesini sağlamak; bunu da geleneksel güç kullanımı olarak değil, yumuşak güç kullanarak yapıyorlar. 2020’de imzalanan İbrahim Anlaşmaları da bunun bir yansımasıydı aslında. 2023 yumuşak güç endeksinebakıldığında yukarıda belirtilenler daha da anlam kazanıyor. 2023 verilerine göre, yumuşak güç promosyonunda BAE 10’uncu, Suudi Arabistan 19’uncu, Katar 24’üncü ve Bahreyn 50’inci. Aynı zamanda bu ülkelerim hepsinin uluslararası itibarı yıllar geçtikçe artıyor, artmaya da devam edecek.

Sonuç

Körfezin yumuşak güç kullanımı 2022 Dünya Kupası Katar ile popülaritesini artırmış bir konu. Ancak futbol, körfez için F1’e kıyasla daha yeni bir yatırım ve projeksiyon aracı. Bunlarla beraber her ikisi de körfezin ve orta doğunun dünyadaki görünürlüğünü artırmakta ve ekonomilerini çeşitlendirmekte.

Yeni orta doğu körfezden yükselmeye ve gelişmeye devam ediyor. Bunun sonucu olarak dünyadaki kültür hegemonyasını da yıllardır elinde bulunduran batı kendini tehlikede hissetmeye devam edecektir. Uluslararası ilişkilenin ana aktörleri olan devletler birbirleriyle rekabet ederken yumuşak gücün önemi içinde bulunduğumuz teknoloji ve bilgi çağında iletişim ağlarının çeşitlenmesiyle ve ulaşımın artmasıyla beraber önemini artırıyor. Körfez ülkeleri de bu gelişimin önemini ilk kavrayan devletler arasında.

Muhammed F. Çetinkaya 

Boston University 

2022 senesinde Koç Üniversitesi Uluslararası İlişkiler bölümünden mezun olmuştur. Lisans eğitimi döneminde Tarih bölümünde Yandal yapmış, Diplomasi ve Uluslararası Politik Ekonomi alanında uzmanlaşma programlarını tamamlamıştır. Boston Üniversitesi'nde Uluslararası İlişkiler alanında Yüksek Lisans çalışmalarına devam etmektedir. Akademik ilgi alanları arasında Türkiye-İsrail ilişkileri, Diplomasi, Türk Dış Politikası, İç Savaş Dönemi Amerikan Tarihi ve Orta Doğu çalışmaları yer almaktadır. İleri seviyede İngilizce ve orta seviyede İspanyolca bilmektedir. [ View all posts ]

Comments

Be the first to comment on this article

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Go to TOP