ABD’de Seçimelere Müdahale, Cambridge Analytica ve Türkiye Seçimleri

ABD’de Seçimelere Müdahale, Cambridge Analytica ve Türkiye Seçimleri Bir ürüne para ödemiyorsanız sizin demektir. ABD’de Trump’ın iktidara geldiği 2016 seçimlerinde Rusya istihbarat birimleri Amerikan vatandaşlarının seçim davranışını etkilemek için sosyal medyayı bir silah gibi kullandı. Seçimler birçok eyalette kıl payıyla Trump’ın öne geçmesi sayesinde kazanıldığı için bilgi operasyonları bu seçimde kilit rol oynadı. Putin’in politikalarına ve […]

ABD’de Seçimelere Müdahale, Cambridge Analytica ve Türkiye Seçimleri

Bir ürüne para ödemiyorsanız sizin demektir.

ABD’de Trump’ın iktidara geldiği 2016 seçimlerinde Rusya istihbarat birimleri Amerikan vatandaşlarının seçim davranışını etkilemek için sosyal medyayı bir silah gibi kullandı. Seçimler birçok eyalette kıl payıyla Trump’ın öne geçmesi sayesinde kazanıldığı için bilgi operasyonları bu seçimde kilit rol oynadı.

Putin’in politikalarına ve Kırım’ın işgaline muhalif olduğu bilinen Hillary Clinton’a karşı Putin’i öven ve sempatisini sık sık dile getiren Donald Trump, Kremlin nezdinde makbul bir başkan olarak algılanmıştı. Sonuç olarak Rusya, Facebook, Twitter ve Instagram üzerinden Trump lehine, Obama ve Clinton aleyhine dezenformasyon kampanyası başlattı. Obama ve Clinton Müslüman teröristlere sınırları açan, IŞİD ile işbirliği yapan, düzensiz göçmenlerin ABD topraklarını işgal etmesine izin veren, LGBT’ci bir yönetim ve o yönetimin devamlılığını sağlayacak aday olarak betimlendiler.

Putin’in politikalarına ve Kırım’ın işgaline muhalif olduğu bilinen Hillary Clinton’a karşı Putin’i öven ve sempatisini sık sık dile getiren Donald Trump, Kremlin nezdinde makbul bir başkan olarak algılanmıştı. Sonuç olarak Rusya, Facebook, Twitter ve Instagram üzerinden Trump lehine, Obama ve Clinton aleyhine dezenformasyon kampanyası başlattı. Obama ve Clinton Müslüman teröristlere sınırları açan, IŞİD ile işbirliği yapan, düzensiz göçmenlerin ABD topraklarını işgal etmesine izin veren, LGBT’ci bir yönetim ve o yönetimin devamlılığını sağlayacak aday olarak betimlendiler.

Putin’in politikalarına ve Kırım’ın işgaline muhalif olduğu bilinen Hillary Clinton’a karşı Putin’i öven ve sempatisini sık sık dile getiren Donald Trump, Kremlin nezdinde makbul bir başkan olarak algılanmıştı. Sonuç olarak Rusya, Facebook, Twitter ve Instagram üzerinden Trump lehine, Obama ve Clinton aleyhine dezenformasyon kampanyası başlattı. Obama ve Clinton Müslüman teröristlere sınırları açan, IŞİD ile işbirliği yapan, düzensiz göçmenlerin ABD topraklarını işgal etmesine izin veren, LGBT’ci bir yönetim ve o yönetimin devamlılığını sağlayacak aday olarak betimlendiler.

Dezenformasyon kampanyaları toplumun farklı kesimlerini sözde temsil eden gruplarca yapıldı. Amerikan istihbarat birimleri Black Matters (Siyah Değerlidir), Heart of Texas (Teksas’ın Kalbi), LGBT United (LGBT Bir Arada), United Muslims of America (Amerika Birleşik Müslümanları), Being Patriot (Vatanseverler) gibi birbirine taban tabana zıt Facebook gruplarının Rusya’nın trol fabrikası olarak bilinen İnternet Araştırma Servisi (IRA) tarafından yönetildiğini ortaya çıkardı. ABD Senatosu İstihbarat Seçilmiş Komitesi ise İnternet Araştırma Servisinin seçime yönelik bilgi operasyonunu nasıl yönlendirdiğini kamuoyuna sunduğu raporda etraflıca açıkladı. Rapora göre, IRA Facebook, Twitter ve Instagram’da yukarıda bahsettiğim grupları temsil iddiasıyla dezenformasyon gönderileri oluşturmuş ve bunları reklam vererek yaygınlaştırmıştı. Aynı rapora göre IRA’nın 80.000 dezenformasyon gönderisine iki yıl boyunca 29 milyon ABD vatandaşı maruz kalmıştı.

Dezenformasyon gönderileri grup üyelerini birbirine kenetleyecek ve karşısına konumlandırdığı kimliği ya da ideolojiyi düşmanlaştıracak; demokrasiye, seçimlere kurumlara ve medyaya güveni kıracak bir biçimde kurgulamışlardı. Günün sonunda devlete, kurumlara, siyasilere ve medyaya güvenmeyen; kendi etnik/dini/ideolojik kimliğine bağlı ve karşısında konumlanan diğer kimliklere düşman; Obama yönetime kırgın geniş toplum kesimleriyle seçime gitmeyi hedeflemişlerdi. Bu çizgiyi “kurtarıcı Trump – yozlaşmış Demokratlar” anlatılarıyla da besleyerek Cumhuriyetçileri ve kararsız seçmeni Trump’a oy vermeye, Demokrat seçmeni ise sandığa gitmemeye ikna etmeye çalıştılar.

Diğer taraftan, Rusya askeri istihbaratı GRU ile ilişkili bilgisayar korsanları APT 28 ve 29, Demokratik Partinin bilgisayar sistemlerine sızarak kampanya stratejilerini, toplanan bağışları, Trump’a yönelik araştırmaları, iç yazışmaları ve Demokratik parti çalışanlarının kişisel verilerini de içeren binlerce belgeyi ele geçirdi. ABD Adalet Bakanlığının Rusya’nın seçimlere müdahalesini araştırmak üzere atadığı özel danışman Robert Mueller’in raporuna göre GRU yetkilileriyle Trump kampanyasında görev alanlar arasında bu belgelere ilişkin iletişim olduğu biliniyor. Ancak bunun da ötesinde, ele geçirilen belgeler Wikileaks, Guccifer, DCLeaks gibi platformlarda yayılarak büyük bir sansasyona ve komplo teorilerine yol açtı.

Clinton seçimlere büyük bir güven kaybı ve sansasyonlar ile gitti. ABD’deki Seçiciler Kurulu sistemi dolayısıyla Trump, Clinton karşısında 3 milyondan daha az bir oy almasına rağmen eyalet bazında kıl payıyla çoğunluğu tesis ederek seçimleri kazandı.

Şu ana kadar yabancı bir gücün, Rusya’nın, ABD seçimlerine nasıl müdahale ettiğini ve seçmen davranışını nasıl yönlendirmeye çalıştığını konuştuk. Aynı kampanyanın bir de iç manipülasyon yönü var: Cambridge Analytica.

Cambridge Analytica, Londra merkezli ve Trump’ın kilit danışmanlarından Steve Bannon tarafından yönetilen bir danışmanlık şirketiydi. 2014’ün başlarından itibaren şirket ABD vatandaşlarının kişisel bilgilerini ve paylaşımlarını Facebook’tan izinsiz olarak toplamış ve oy tercihlerini tahmin etmek ve etkilemek için bir yazılım üretmişti. Bu yazılım tek tek seçmenlerin profilini çıkarmış ve kişiselleştirilmiş siyasi reklamlarla seçmenlerin oy davranışını manipüle etmeyi amaçlamıştı.

Daha basit bir ifadeyle… Sabah kalktınız, çayınızı demlediniz ve ne oluyor çevremde diye Facebook hesabınıza girdiniz. Clinton ile ilgili bir gönderiyi beğendiniz. Sonra bir tane daha beğendiniz, bir tanesini de paylaştınız. Clinton’a oy vereceğe benziyorsunuz. Sonra önünüze Clinton’ın IŞİD’e, Hristiyanlıkla bağdaşmadığını düşündüğünüz LGBT’lilere, ülkenizdeki istihdamı daraltıyor diye şikayet ettiğiniz düzensiz göçmenlere destek verdiğini iddia eden gönderiler düşmeye başladı. Sosyal medyanızda bunu öne süren reklamları art arda görmeye başladınız. Birden çevrenizde de “Clinton IŞİD ile kol kola, göçmenlere sınırları açıyor, devleti batıracak, bizim vergilerimizle teröristleri besliyor” minvalinde konuşulmaya başladı. Ülkesini seven bir insan olarak Clinton’a oy vermeyi gözden geçirmeye karar verdiniz. Zira bu kadar çok insan yanlış biliyor olamaz (!) Önünüze düşen gönderileri belirleyen algoritma sizi kandırmak için bunları çıkarıyor değil heralde (!) Gerçek de tam olarak böyle.

Türkiye Ekseninde Neler Oluyor?

Yukarıda bahsettiğim bilgi operasyonları neredeyse 10 yıl önce gerçekleşti. Artık hayatımızda yapay zeka da var. Siyasetçilerin kendi seslerinden, kendilerine ait olmayan şeyler duyabilir, yapmadıkları şeyleri videolardan izleyebiliriz. Algıların çok kolay şekillendirilebildiği bir dönemde yaşıyoruz. Dahası hepimiz tek bir ortak televizyondan ya da radyodan haber almıyoruz. Her birimizin farklı ekranları var. Sosyal medya akışlarımız platformda bıraktığımız izlere göre, yani beğenilerimiz, takiplerimiz, paylaşımlarımıza göre algoritmalar tarafından belirleniyor. Kemal Kılıçdaroğlu’nun Cambridge Analytica uyarısı hepimizi çok dikkatli olmaya sevk etmeli. Facebook’ta, Instagram’da, TikTok’ta, Twitter’da filtrelenmiş gerçekliklere maruz kaldığımızın bilinciyle siyasi tercihlerimizi etkileyebilecek videolarla karşılaşacağımızın farkında olmak zorundayız.

Millet İttifakına yönelik dezenformasyon kampanyalarının yoğun olduğu bir dönemdeyiz. Aynı ABD örneğinde olduğu gibi, bilgi operasyonlarının hedefi olan Millet İttifakına yönelik şu anlatılarla seçmenin algısı etkilenmeye çalışıyor:

  • Millet İttifakını Kandil ve PKK destekliyor
  • Millet İttifakı LGBT’lileri destekleyerek bizim aile yapımızı bozacak
  • Millet İttifakı din düşmanı. Kazanırlarsa Diyanet’i kapatacaklar ve muhafazakar kesimin kazanımlarını geri alacaklar.

Terör, LGBT ve din düşmanlığı anlatıları üzerinden Cumhur İttifakı hem tabanını sağlamlaştırmaya, hem de kararsızları kendine çekmeye gayret ediyor. Sosyal medya ve yapay zeka devriminden önce siyasiler propagandalarını ancak TV kanallarında ve mitinglerde yapabiliyorlardı ancak artık 24 saat hayatımızın içindeler. Her an bize erişimleri var.

Sonuç olarak, bilginin kaynağını birkaç farklı güvenilir kaynaktan teyit etmeden kabul etmememiz, ikna olmamamız ve asla içselleştirmememiz gereken bir dönemden geçiyoruz. Bilgi ile varsayımı, kişisel görüş ile veriyi birbirinden ayırmayı öğrenmemiz gerekiyor. Bilgiye erişim çok kolay olduğu gibi yalan habere, dezenformasyona ve manipülasyona maruz kalmak da çok kolay. Doğru-yanlış, gerçek-sahte ayrımının kaybolduğu, bilgiye çoğunlukla para ödemediğimiz ve büyük bir bilgi ağının içindeyiz. Cambridge Analytica’yı konu alan The Great Hack belgeselinde söylenildiği gibi “bir ürüne para ödemiyorsanız, ürün sizsiniz demektir.”

Selin Yanık Koç

Boston University 

Selin Yanık Koç, Arizona Üniversitesi'nin Hükümet ve Kamu Politikası Okulu'nda doktora öğrencisidir. Araştırmaları medya ve siyasi davranış, bilgi operasyonları ve seçim müdahaleleri alanında odaklanmaktadır. Lisans eğitimini Çankaya Üniversitesi'nde İngiliz Dili ve Edebiyatı ile Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler bölümlerinde çift ana dal yaparak tamamlamıştır. Son yılında, Erasmus Değişim programı aracılığıyla bir dönem Valencia Üniversitesi'nde eğitim görmüştür. TOBB Ekonomi ve Teknoloji Üniversitesi'nde Uluslararası İlişkiler yüksek lisans programını, 2021 yılında Türkiye'nin Suriye'deki askeri operasyonlarının medya temsilleri üzerine odaklanan bir tezle tamamlamıştır. Son olarak, Boston Üniversitesi'nin Uluslararası İlişkiler - Güvenlik Çalışmaları yüksek lisans programını tamamlayarak bilgi operasyonları ve seçim müdahaleleri üzerine araştırmalarını daha da derinleştirmiştir. Türkçe, İngilizce ve İspanyolca dillerini konuşabilmekte ve Fransızca okuyabilmektedir. [ View all posts ]

Comments

Be the first to comment on this article

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Go to TOP