Tayvan: Çin’in Bir Parçası Mı ?

Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, İkinci Dünya Savaşı’ndan bu yana Avrupa’daki en büyük savaşı başlattığından beri, Tayvan ve Çin’in ilişkileri uluslararası arenada ilgi görmekte. Tayvan’daki bu karmaşık ve tartışmalı durumu daha iyi anlamak için muhtemelen 1943’e geri dönmeliyiz.

Tayvan’ın durumu belirsiz mi?

1943’te Kahire’de(Mısır), ABD başkanı Franklin Roosevelt, İngiltere Başbakanı Winston Churchill ve Çinli Generalissimo[1] Chiang Kai-shek, savaş sonrası Asya’daki dünya düzeni ve Japonya’ya karşı ilerleme konusunda bazı kararlar aldı. Konferansın ardından, “Japonya’nın, 1914’te Birinci Dünya Savaşı’nın başlangıcından bu yana ele geçirdiği veya işgal ettiği Pasifik’teki tüm adalardan; Mançurya, Formosa ve Pescadores gibi Çinlilerden çaldığı tüm topraklardan arındırılacağı ve bu toprakların Çin Cumhuriyeti’ne iade edileceği”, belirtildi. Kahire Deklarasyonu ile imzalanan belge uluslararası bir anlaşma değil, sadece bir araçtı. Ancak bazı eleştirmenler, yalnızca uluslararası bir anlaşmanın belirli teröristlerin yerleşimini tanıyabileceğine inanıyor, bu nedenle bazı insanları Tayvan’ın Çin tarafından yasadışı olarak işgal edildiğine inandırıyor. Çin Cumhuriyeti hükümeti ve tarihi gerçekler ile ilgili olarak, 2014 yılında Çin Dışişleri Bakanlığı’nın (Tayvan) 010 No’lu Basın Bülteninden alıntı yaptım. Hükümet tarafından belirtildiği gibi, Potsdam Bildirgesi, San Francisco Barış Antlaşması, ÇC ve Japonya arasındaki Antlaşma ve diğer tanınmış uluslararası yasalar ve anlaşmalar, Kahire Bildirgesi’nden bahseder, yani Kahire Bildirgesi’nin yasal bağlayıcı yetkisi vardır. Alt satır: Kahire Deklarasyonu Tayvan’ı tartışmalı bir konuma yerleştiriyor.

Tayvan, 1895’te Qing tarafından Japonya’ya bırakıldı ve Japonların 1945’te Tokyo Körfezi’ndeki mağlubiyetlerinden sonra (teslim olmasından sonra) tekrar Çin’e katıldı. Ancak milliyetçi parti, adanın kontrolünü ele geçirdiğinde Tayvan’ı ciddi şekilde yönetmedi. 1949’da başkentlerini Nanjing’den Taipei’ye taşıyana kadar tüm dikkatlerini Çin’in Komünistlerle olan iç savaşına verdiler. Milliyetçi partiler, bölgeyi Çin anakarasının kontrolünü yeniden kazanmak için geçici bir üs olarak kullanmayı amaçlıyorlardı. Ancak, askerler ve aileleri de dahil olmak üzere yaklaşık 2 milyon kişi milliyetçilerle birlikte kaçtı. Bu nedenle hükümet, bu insanlara istihdam yaratırken bir yandan da bu insanları yerleştirmenin yollarını bulmalıdır. Çin’deki Milliyetçi partinin başarısız olması nedeniyle hükümet, gelecekte bu durumun tekrarlanmasını önlemek istedi. Sonuç olarak, Çin Cumhuriyeti Tayvan’a taşındığında, hükümet kısa süre sonra toplumları kontrol etmek için sıkıyönetim ilan etti. Bu, 38 yıl süren ve 1987’de kaldırılan dünya tarihindeki en uzun sıkıyönetimdi. O zamandan beri(1987’den bu yana) Tayvan toplumlarında yeni bir demokratikleşme dönemi başlamış oldu.

“Çin Rüyası” ve Tayvan Demokrasisi

Tayvan ilk doğrudan cumhurbaşkanlığı seçimini 1996’da yaptı ve 2000’de ana muhalefet partisi Demokratik İlerleme Partisi’ne (DPP) ilk iktidar rotasyonunu yaşadı ve bu demokrasinin konsolidasyonuna yönelik bir dönüm noktası oldu. Çin’in Tayvan’ın demokratikleşmesiyle hiçbir ilgisi yoktur. Aslında, Çin’in Tayvan’ı eninde sonunda Pekin’in kontrolü altına girecek ayrılıkçı bir eyalet olarak görmesine rağmen, Çin Komünistleri Tayvan üzerinde hiçbir zaman egemenlik sahibi olmamıştır fakat Tayvan’daki kendine güvenen insanlar, Pekin’in baskısından veya gücünden kolayca etkilenmezler. Çin’de Tayvan’ı zorla almak için artan bir siyasi irade varken, Tayvan fiilen Çin’den uzaklaşmaktadır. 1994’ten 2022’ye kadar Tayvan’daki bağımsızlık ve birleşmedeki değişiklikleri takip eden Tayvan’ın NCCU Seçim Çalışma Merkezi’ne göre: Tayvanlı toplumlar arasında statükoyu korumak hala ana fikir birliğidir, ancak Tayvan’ın “bağımsızlığa doğru ilerlemesi” gerektiğine inanan insan sayısındaki artış dikkate alınmalıdır.

2019 ve 2020’de Hong Kong’daki protestolar, bağımsızlığı destekleyen insanların artmasına sebep oldu. Bu gösteri aynı zamanda Çin Komünist Partisi’nin kendi “Komünistlerin önderliğindeki devletlerini” koruyabilmek için Hong Kong’a olan bağlılıklarından ne kadar kolay sapabileceğini de gösterdi. ”Hong Kong ve uluslararası hukuk uyarınca Hong Kong’un özgürlüğünü ve haklarını güvence altına alma” vaadinden vazgeçtiler. Bu sistem Çin tarafından Tayvan’ı birleştirme planı olarak önerildi. İnsanlar, Tayvan birleşirse, hükümetin Tayvan’a yönelik politikalarını ve vaatlerini ne zaman değiştireceğini tahmin etmenin zor olabileceğinden korkuyor. Bu aynı zamanda insanların Tayvan’ın egemenliği konusunda farkındalıklarını ve otoriter rejimler hakkında olumsuz düşüncelerini de artırıyor. Tayvan yaklaşık 40 yıldır sıkıyönetim altında olduğundan, insanlar “demokrasinin gerekli bir kötülük olduğunu” kabul ettiler. Ayrıca, genç nesil, “tamamen Çinli bir kimlik” yerine kendi “Tayvanlı ulusal kimliğini” inşa etmek için adımlar atıyor. Sonuç olarak, Tayvan’ın bağımsızlığını destekleyenlerin sayısı artıyor.

Tayvan’ın birleşmesi, Xi’nin “Çin Rüyası”na da dahildir. Bununla birlikte, Tayvan otoriter, demokratik ve tam teşekküllü bir demokrasiye geçiş sürecinden geçti ve demokrasinin zor kazanılmış başarılarını kamuoyunda görünür kıldı. Öte yandan, Çin’de Başkan Xi Jing-ping yönetiminde demokrasi umudu yok. Uygurizm’deki insan hakları ihlalleri, Hong Kong’da “tek ülke, iki sistem”in çöküşü, Çin’de sıfır bir arada yaşama politikaları ve daha birçok politika, bir zamanlar Çin’in demokratikleşmesine olumlu bakan insanları hayal kırıklığına uğrattı.

Demokratik bir Tayvan’ı yönetmek komünistler için asla kolay olmayabilir. 70 yılı aşkın bir süredir ayrı oldukları için her iki taraf da tamamen farklı siyasi sistemler geliştirmiştir. Bu nedenle, şu an için insanların “Çin Komünistleri Tayvan’ı devralacak mı?” yerine “Komünist hükümetler Tayvan’ı nasıl yönetiyor?” diye sorması muhtemelen daha iyi ve mantıklı olacaktır.

Wen-Yu Hung

Yüksek Lisans öğrencisi-Boston University Pardee School of Global Studies


  1. Foreign Relations of the United States, Diplomatic Papers, The Conferences at Cairo and Tehran, 1943 (Washington, DC: United States Government Printing Office, 1961), 448-449. https://history.state.gov/historicaldocuments/frus1943CairoTehran
  2. Thim, M. & Turton, M. (2017, July 17). The Chinese Cult of Cairo and the status of Taiwan. The Diplomat. Retrieve from https://thediplomat.com/2017/07/the-chinese-cult-of-cairo-and-the-status-of-taiwan/
  3. Sheu, G. (2014, August 8). No, Taiwan Status is Not Uncertain. The Diplomat. Retrieve from https://thediplomat.com/2014/08/no-taiwans-status-is-not-uncertain/
  4. Chu, Y & Diamond L. (2001). Sizing Up Taiwan’s Political Earthquake. Journal of East Asian Studies, 1(1):211-235.
  5. Ministry of Foreign Affairs Republic of China(Taiwan). (2014, January 21) Ministry of Foreign Affairs clarifies legally binding status of Cairo Declaration. https://en.mofa.gov.tw/News_Content.aspx?n=1329&s=32322
  6. (2022, July 12). Taiwan Independence vs. Unification with the mainland (1994/12~2022/06). Election Study Center, National Chengchi University. https://esc.nccu.edu.tw/PageDoc/Detail?fid=7801&id=6963

[1] kara, deniz ve hava kuvvetleri birimlerinden oluşan birleşik bir askeri kuvvetin komutanı.

Wen-Yu Hung, Tayvan'da Ko Wen-Je'nin başkanlık kampanya ekibinde siyasi stratejist olarak görev yapmaktadır. Şu anda Boston Üniversitesi Pardee School'un Uluslararası İlişkiler bölümünde diploması öğrenimi yapmaktadır. Ana dili Çince olan Wen-Yu Hung, İngilizceyi de yüksek düzeyde bilmektedir. Araştırmaları, Güneydoğu Asya'daki insan hakları, Çin'deki Uygur hakları, Güneydoğu Asya'daki uluslararası ilişkiler ve Tayvan'ın dış politikası gibi çeşitli alanlara odaklanmaktadır. Avrupa entegrasyonuna yönelik özverili çalışmaları nedeniyle Tayvan Bilim ve Teknoloji Bakanlığından bir araştırma bursu almıştır. [ View all posts ]

Comments

Be the first to comment on this article

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Go to TOP