Güncel Kriz Altında Türkiye’nin Avrupa Enerji Politiği Açısından Önemi

Geçtiğimiz yıllarda Avrupa Birliği, Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi kapsamındaki Paris İklim Anlaşması ve Avrupa Yeşil Mutabakatı gibi diplomatik ve stratejik hamlelerle 21.yy’nin ortalarına doğru Avrupa’yı sera gazı emisyonlarının sıfırlandığı ilk iklim-nötr kıtası haline getirmeyi planlıyordu. İklim değişikliğine yol açan, fosil yakıtların kullanıldığı enerji kaynaklarına nazaran karbondioksit emisyonunu büyük ölçüde önleyen nükleer enerji, AB’nin odak noktalarından biriydi. Ancak tahmin edilebileceği üzere nükleer enerjiye geçiş epey süre gerektiren ve maliyetli bir süreçti. Öte yandan Fukuşima (11 Mart 2011, Japonya), Tokaimura (30 Eylül 1999, Japonya) ve Çernobil (26 Nisan 1986, Sovyetler Birliği) gibi nükleer felaketler göz önüne alındığında, çevreci hafıza için oldukça tartışmalıydı.

Kısa süre önce Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, 2035’e kadar ülkenin nükleer reaktörlerinin %20’sinin kapatılmasını ve elektrik üretiminde nükleerin payının azaltılmasını istedi. İngiltere eski nükleer reaktörlerinin çoğunu devre dışı bırakırken, Belçika ise nükleer enerjiden tamamen vazgeçmeyi planlıyordu. Tüm bu gidişat Rusya’nın Ukrayna’yı işgaliyle kökten bir değişime uğradı. Avrupa tükettiği doğal gazın yaklaşık %40’ını Rusya’dan ithal ederken, bu açığı kapatacak yeni yollar aramaya başladı.

Şimdilerde Fransa, ilerleyen yıllarda 14 yeni nükleer santral inşa etme amacıyla, nükleer endüstrinin yeniden doğuşuna sahne oluyor.[1] Belçika son dönemde bazı nükleer reaktörlerinin ömrünü uzatma kararı alırken, İngiltere ise yeni tesisler kurmayı planlıyor. Almanya gibi büyük oranda Rus enerjisine muhtaç ülkeler nükleer santrallerini kapatmayı planlasa da enerji konusu Avrupa için önemini hala koruyor. Öyle ki Almanya potansiyel bir doğalgaz kıtlığı endişesiyle erken uyarı sistemini devreye soktu ve hükümet en kötü senaryoya kendini hazırlıyor.

Şüphesiz Avrupa’nın Ukrayna İşgali karşısında aldığı tutum sonucu Rusya’nın doğalgaz ödemesini Euro veya Dolar yerine Ruble olarak ödenmesini şart koşması, bu kararın asıl gerekçisi olarak duruyor. Almanya Ekonomi Bakanı, Putin’in yaptığını şantaj olarak nitelendirirken, Avrupa Birliği’nin Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi Josep Borrell Rusya’nın doğalgaz ve petrol piyasasından izole edilmesi gerektiğini vurguladı.[2]

Peki tüm bu diplmatik gündem ışığında Türkiye’nin yeri ve önemi nedir? Rusya söz konusu piyasadan elimine edildiği takdirde Avrupa’nın enerji ihtiyacını karşılayabilecek doğalgaz rezervlerin büyük çoğunluğu kıtanın güney ve güneydoğusunda yer alıyor. Gazeteci yazar Mehmet Acet’in 31.03.2022 tarihinde Yeni Şafak’ta yayınlanan yazısında ifade ettiği gibi, “Doğu Akdeniz’den, Mısır’dan, İsrail’den, İran ve Irak’tan, Azerbaycan’dan, Körfez’den taşınabilecek gazın gidebileceği en iyi güzergâh ise Türkiye’den geçiyor”.[3] Coğrafı konumu haricinde kurulu haldeki boru hatları da Türkiye için ayrı bir avantaj sağlıyor. Kısacası Avrasya’nın yeni enerji gündeminde bütün yollar Türkiye’ye çıkıyor. Geçtiğimiz aylarda Almanya Şönsölyesi Olaf Scholz ve İsrail Cumhurbaşkanı Isaac Herzog’un yaptığı ziyaretler başta olmak üzere yaşanan diplomasi trafiğinden de anlaşılabileceği üzere Türkiye’nin pozisyonunun ne kadar mühim olduğunu görmek mümkün.

Türkiye’nin AB ile ilişkilerinde, askıya alınan adaylık süreci(AB üyeliği), Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin tanınması, 2016 Göç ve Vize Serbestisi Anlaşması ve göçmenlere yönelik ödemeler gibi konular hala varlığını koruyor. Öte yandan Körfez ülkeleriyle daha yakın işbirliği sonucu, Irak ve Suriye’deki istikrarsızlığın sonlandırılması, Filistin sorununun çözümü böylece Ortadoğu’da kalıcı barışın sağlanması da Türkiye’nin çıkarlarına hizmet edecek nitelikte talepler olabilir. Türkiye’nin elindeki enerji kozu, yüz yılda bir gelecek türden bir fırsat. Türkiye bu süreçten tarihi bir kazançla çıkabilir. Kim bilir belki de enerjiyle alakalı bu gelişmeler, önümüzdeki on yıl içerisinde Brüksel’deki Avrupa Parlamentosu’nun önünde dalgalanan bir Türk Bayrağı görmemizi mümkün kılabilir…

Ömer Valyozoğlu


[1] Bryant, L. (2022, Haziran). Nükleer Enerjiden Vazgeçme Rafa Kalkıyor. Turque Diplomatique, 13(158), 1.

[2] Acet, M. (2022, Mart 31). Tüm yollar Türkiye’ye çıkıyor! Yeni Şafak

[3] Acet, M. (2022, Mart 31). Tüm yollar Türkiye’ye çıkıyor! Yeni Şafak

Koç Üniversitesi Uluslararası İlişkiler bölümü, 2022 mezunudur. Akademik ilgi alanları; Türkiye-AB İlişkileri, Türk Dış Politikası, Türk-Yunan İlişkileri, Türkiye Siyasi Tarihi, Türkiye Ekonomi Politikaları, Uluslararası Müzakereler, Yükselme-Duraklama-Gerileme Dönemi Osmanlı Tarihi, 7. yy. İslam Tarihi ve Tasavvuf(Sûfizm, Mistisizm). [ View all posts ]

Comments

Be the first to comment on this article

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Go to TOP