Türkiye’deki Depremin Ekonomik Sonuçları

Covid-19’dan enflasyonist baskılara kadar art arda krizler yaşamasına rağmen, Türkiye ekonomisi 2023 yılında toparlanma işaretleri gösterdi. Ancak, Türkiye’nin güney bölgesi Richter ölçeğine göre 7.8 büyüklüğünde yıkıcı bir depremle sarsıldığı için bu ilerleme beklendiği kadar hızlı olmayacak gibi duruyor. Bu doğal afet, kuşkusuz ülkenin yeniden inşa ve ekonomik istikrarı yeniden tesis etme çabalarında yüzleşmesi gereken yeni zorluklar ortaya çıkarmıştır.

Depremin ardından yeniden yapılanmanın faturasının 80 milyar dolar gibi şaşırtıcı bir rakama ulaşması beklenmektedir ki bu rakam ülkenin gayrisafi yurtiçi hasılasının %10’una denk gelmektedir. Felaketin etkisi, Türkiye’nin toplam nüfusunun yüzde 15,7’sine tekabül eden 13,3 milyon kişinin yaşadığı 10 ilde derinden hissedilmektedir. Depremin yol açtığı yıkım, 8.000’den fazla ev ve işyerinin enkaz haline gelmesinin yanı sıra hayati önem taşıyan altyapı ve yollarda meydana gelen hasarla birlikte çok geniş bir alana yayılmıştır. İleride yapılması gerekenlerin büyüklüğü yadsınamaz ve yeniden inşa çabaları; hükümet, özel kuruluşlar ve daha geniş bir toplumun ortak çabalarını gerektirecektir.

Depremin ardından yeniden yapılanmanın faturasının 80 milyar dolar gibi şaşırtıcı bir rakama ulaşması beklenmektedir ki bu rakam ülkenin gayrisafi yurtiçi hasılasının %10’una denk gelmektedir

Türkiye İstatistik Kurumu tarafından açıklanan son rakamlar, bölgenin ülkenin gayrisafi yurtiçi hasılasının yüzde 9,3 gibi önemli bir bölümünü oluşturduğunu ortaya koyuyor. Bu ekonomik çıktı temel olarak bölgenin gelişen tarım ve imalat sektörlerinden kaynaklanmakta olup, hizmet ve sigorta gibi diğer sektörlerin katkılarını geride bırakmaktadır. Tarım bölge için özellikle önemli olup, tarım yapılan iller ülkenin bitkisel üretiminin yüzde 20,9’unu, tahıl ve diğer ürünlerin ise yüzde 12’sini üretmektedir. Bu rakamlar bölgenin, ülkenin ekonomik büyüme ve istikrarının sürdürülmesindeki hayati rolünü vurgulamaktadır. 

Uluslararası ticaret arenasında önemli bir yere sahip olan iller, toplam ihracatın yüzde 8,7’sini gerçekleştirerek ülke ihracatına kayda değer bir katkı sağlamaktadır. Gaziantep, 2022 yılında toplam ihracatın yarısından fazlasını temsil eden 19,76 milyar dolarlık etkileyici ihracat rakamıyla en önemli katkı sağlayıcı olarak öne çıkmaktadır. Gaziantep’i sırasıyla 1,46 milyar dolar, 3 milyar dolar ve 3,56 milyar dolarlık ihracat değerleriyle Hatay, Adana ve Kahramanmaraş takip etmektedir. Bölgeden yapılan ihracat kalemleri hububat, bakliyat, yağlı tohumlar, çelik, tarım ürünleri, tekstil, hammadde ve hazır giyim ürünleri gibi çok çeşitli ürünleri kapsamaktadır.

Depremin Ekonomik Maliyetleri

Türk Girişim ve İş Dünyası Konfederasyonu, 2023 Kahramanmaraş Depremi’ne ilişkin kapsamlı bir makroekonomik etki analizi gerçekleştirmiş ve özellikle afet sonucunda ortaya çıkan ekonomik kayıpları değerlendirmiştir. Bulgular, depremin neden olduğu toplam hasarın 84,06 milyar dolar gibi şaşırtıcı bir rakama ulaşmasının beklendiğini ortaya koymuştur. Bu büyük kaybın 70,75 milyar doları konut hasarından, 10,4 milyar doları milli gelir kaybından ve 2,91 milyar doları da iş günü kaybından oluşmaktadır.

İllerin milli gelire katkısının azalmasının yanı sıra, kritik altyapının zarar görmesi ihracatta önemli bir düşüşe yol açmış olup, mevcut tahminler bu rakamın 15 milyar doların altına düşebileceğini göstermektedir.

Bloomberg’in ekonomi bölümüne göre, depremin ardından hükümetin sadece yeniden inşa çalışmaları için yapacağı tahmini harcama, ülkenin GSYH’sinin yüzde 5,5’i gibi şaşırtıcı bir rakama tekabül edebilir. Sonuç olarak, deprem sonrasında ortaya çıkan ek harcamalar nedeniyle bütçe açığının 1 trilyon Türk Lirasını (TL) aşacağı tahmin edilmektedir. Nominal milli gelirin 2023 yılında 18 trilyon TL’yi aşması beklendiğinden, bütçe açığının milli gelire oranının başlangıçta öngörülen yüzde 5,4’ten daha yüksek olması bekleniyor.

Deprem sonrası oluşan hasar NASA tarafından paylaşıldı

Deprem gibi doğal afetlerin ekonomik etkileri büyük farklılıklar gösterebilir ve afet sonrasında izlenecek standart bir kurtarma programı ya da stratejisi yoktur. Böyle bir felaketten etkilenen her ülke, ekonomisini eski haline getirmek için kendine özgü bir yaklaşım geliştirmelidir. Nispeten zengin ülkeler söz konusu olduğunda, afetten hemen sonra ekonomik faaliyetlerde keskin bir düşüş görülmesi ve ardından yeniden yapılanma aşamasında bir büyüme dönemi yaşanması tipik bir durumdur.

Hem sanayileşmiş hem de gelişmekte olan ülkelerdeki küçük işletmeler, deprem gibi doğal afetlerin ardından özellikle zorlu koşullarla karşı karşıya kalmaktadır. Afet öncesinde bile bu işletmelerin ekonomik olarak daha kırılgan olmaları muhtemeldir. Ancak depremin etkileri ile birleştiğinde bu kırılganlıklar daha da artabilir. Küçük işletmeler, yer değiştirme ihtiyacı, kilit personel kaybı, tüketici davranışlarındaki değişiklikler, tedarik zincirindeki aksamalar ve sigortacılarla yaşanan zorluklar gibi çok sayıda sorunla karşı karşıya kalabilir.

Bu nedenle, Küçük ve Orta Ölçekli İşletmeleri (KOBİ’ler) hedef alan özel politikaların geliştirilmesi, bir afet sonrasında hızlı bölgesel kalkınma ve toparlanmanın sağlanması açısından hayati önem taşımaktadır.

Hiba Bouazza

Hiba Bouazza, Mohamed VI Politeknik Üniversitesinde yönetişim, sosyal ve ekonomik bilimler fakültesinde Yüksek Lisans yapmakta ve Ekonomik analiz ve kamu politikası konusunda uzmanlaşmaktadır. Daha önce aynı üniversiteden uygulamalı ekonomi alanında lisans derecesi ile mezun oldu. Lisans döneminde Koç Üniversitesine öğrenci değişimi programıyla gelmiştir. İlgi alanları arasında Uluslararası Politik Ekonomi, Kamu Politikası, Bölgesel Ekonomi ve Girişimcilik bulunmaktadır. Ana dili olarak Fransızca ve Arapça konuşan Hiba, ileri derecede İngilizce ve başlangıç seviyesinde Türkçe bilmektedir. [ View all posts ]

Comments

Be the first to comment on this article

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Go to TOP